1249

Vasî ta’yîn etmiyenin babası küçük torunlarına vasî olur ise de, borc ödemek için birşey satamaz. Vasî ve baba, yetîmin malını ödünc veremezler. Hâkim verebilir. Vasî, meyyitin borclarını yetîmin malı ile ödeyemez. Onun fıtrasını veremez. Kurbanını kesdiremez. Baba, ödeyebilir. Vasî muhtâc olunca, yetîmin malından yiyebilir. Kimseye hibe edemez. Helâk ederse, azl olunur. Vasî, yetîmin malından kendi için kullanıp sonra benzerini yerine korsa, câiz olmaz. Büyüdüğünde vermesi lâzım olur.) [1288] târîhli (Dürr-üs-sukûk) kitâbında şer’î mahkeme karârları yazılıdır. Vasî ta’yînini bildiren huccetlerden biri şöyledir:

İslâmbol şehrinde Gedikpâşa yakınında, filân mahallede oturan bezzâz [manifaturacı] Osmân efendi meclis-i şer’ı şerîf-i enverde ve Ahmed ağanın yanında der ki, Allahü teâlânın emri ile vefât etdiğim zemân, bırakdığım malın hepsi ve bütün alacaklarım alınarak, önce âdet üzere techîz ve tekfînim yapılıp, sonra, borcum çıkarsa, bunları ödeyip geriye kalanın üçde biri ayrılsın. Bu ayrılan sülüs içinden şu kadar kuruşu ile nemâz iskâtı ve oruc, yemîn ve adaklarım için keffâretlerim yapılsın. Ahkâm-ı islâmiyyeye uygun olarak iskât yapılarak müslimân fakîrlere dağıtılsın. Şu kadar kuruşu ile de tatlı [helva ve lokma] pişirip, fakîrlere yidirilsin. Şu kadar kuruşu ile kabrim yapılsın! Bu ayrılan sülüs malımın arta kalanını da, seçdiğim vasîm, dilediği hayrât ve hasenâta harc etsin, diye vasıyyet etdi. Bu vasıyyetimi yerine getirmeğe yanımdaki Ahmed ağayı seçdim ve ta’yîn eyledim dedi. Ahmed ağa da bu vasıyyeti dinleyip kabûl etdi ve hepsini en iyi şeklde yapmağı üzerine aldı. Biz de hâzır bulunup gördük, işitdik, şâhid olduk.

    İmzâ                              İmzâ                              İmzâ                            İmzâ

Hasen oğlu Osman     Ali oğlu Ahmed       Süleyman oğlu Ömer     Veli oğlu Bekr

(Behcet-ül-fetâvâ)da diyor ki, (Malının üçde birini hayrlı işlerde kullanması için biri vasî ta’yîn edilip, vasî de bu kadar malı hayrlı işlere verse, ölünün vârisleri, bu malı nerelere verdin diye vasîye soramazlar.)

Vasî ta’yîn etmeden ölen kimsenin vasıyyetini yerine getirmek için, hâkim bir vasî ta’yîn eder.

(Redd-ül-muhtâr) sâhibi “rahmetullahi teâlâ aleyh” fâsid bey’leri anlatırken buyuruyor ki, (Vârisler, mîrâs kalan malda, başkalarının hakkı bulunduğunu bildiği zemân, hak sâhiblerini de biliyorlarsa, bunlara haklarını vermek lâzımdır. Bu mal, vârislere harâm olur. Hak sâhiblerini bilmiyorlarsa, fekat başkasının olan malı ayırd edebiliyorlarsa, bu belli mal, vârislere yine harâm olur. Sevâbı sâhibine olmak niyyeti ile, bunu fakîrlere sadaka vermelidir. Bu mal, meyyitin halâl malı ile karışmış ise ve sâhibi de belli değilse, vârislerine halâl olur, denildi. [Bir me’mûr vefât ederken, vârislerden birine, tazmînât veyâ ma’âş olarak, para verirse, bu para, alanın mülkü olur. Diğer vârisler, bu paradan bir hak taleb edemez.]

Zulm ile, rüşvet ile, gasb ile, sirkat ile edindiği veyâ alacakları böyle harâm para ile ödendiği bilinen bir kimsenin yemeğini yimek câizdir. Yemeğin kendisi harâmdan geldiği bilinirse, câiz olmaz. Kadının, zevcinin getirdiğini yimesi de böyledir.

Borcları, bırakdığı maldan çok olan meyyitin vârisleri, kalan malı satdırmayıp, kıymetlerini, alacaklılara kendi mallarından ödiyebilirler. Alacaklılar, borcun hepsini ödemezseniz, malları size bırakmayız diyemezler.)

Mîrâs bölünürken, erkek çocuklara kız çocukların iki katı verilmesi, ba’zı kimselerin yanlış düşünmesine sebeb oluyor. Din câhilleri, buradan da islâmiyyete saldırıyorlar. Müslimânlıkda kadınların hakkı çiğneniyor diyorlar. Ziyâ Gökalpin bu yolda düzdüğü çok aşağı bir şi’ri (Fâideli Bilgiler) kitâbının (Doğru Söze İnan, Bölücüye Aldanma) kısmında, kırkbirinci maddesinde yazılıdır.

Sesli Okuma
DEVAMBİTİR
(1/5) Okuma ayarları →

(2/5) Kitap ve sayfa numarası seçimi

(3/5) Bölümler arasında dinamik geçiş

(4/5) Önceki veya sonraki bölüm ve sayfalar
(5/5) Sesli okuma ve yazı takibi
15 saniye geri alabilme.