3 — Cemâ’atin topuğu, imâmın topuğunun gerisinde olmak.
4 — İmâm ile cemâ’at, aynı farz nemâzı kılmak. Farzı kılmış olan kimse, tekrâr imâma uyunca, imâm ile kıldığı nâfile olur.
5 — İmâm ile cemâ’at arasında, kadın safı bulunmamak. Kadınlar bir safdan az olup arada perde varsa veyâ alçakda, yüksekde iseler câiz olur. [(Tergîb-üs-salât)da diyor ki, dört kadın yan yana durunca bir saf sayılır. Kadın safının arkasında olan erkeklerin hepsinin nemâzları fâsid olur. Üç kadın yan yana ise, yalnız bunların arkasındaki üç erkeklerin ve kenârdaki kadınların yanındaki birer erkeğin nemâzları fâsid olur. Kadın ile yanlarındaki erkek arasında direk veyâ perde, dıvar varsa, nemâzları fâsid olmaz. Kadın ile erkeğin, mahrem olmaları da böyledir. Kadınların evde, erkeksiz cemâ’at yapmaları mekrûhdur.]
6 — İmâmın kendisini görse, yâhud sesini işitse, aradaki dıvar mâni’ olmaz. Arada kayık geçecek nehr ve araba geçecek yol mâni’ olur. Yolda veyâ nehrdeki köprüde iki saf imâma uyunca, arkadakilerin de nemâzı sahîh olur. İkinci kısm, elliikinci maddenin ortasına bakınız!
7 — İmâma uymanın sahîh olması için, imâmın veyâ müezzinin sesini işitmek yâhud bunları görmek veyâ cemâ’atin hareketlerini görmek lâzımdır. İşitmeğe, görmeğe elverişli penceresi olmayan dıvar arada olmamalıdır.
[Radyodan, televizyondan, ho-parlörden çıkan sesin, insan sesi olmadığını ezân bahsinde bildirmişdik. Sinema perdesinde, televizyonda nemâz kıldığı görülen imâmın kendisi değildir, benzeridir. Buna uymak câiz olmadığı gibi, bu seslerle ibâdet yapmak da sahîh olmaz. Bid’at ve büyük günâh olur.]
(El-mukaddimet-ül-hadremiyye) ve (Envâr) ve (El-fıkh-ü-alel-mezâhib-il-erbe’a) ve (Misbâh-un-necât) kitâblarında diyor ki, (Şâfi’î mezhebinde, câmi’ hâricinde bulunan kimsenin, câmi’deki imâma uymasının sahîh olması için, imâmın intikalâtını, imâmı veyâ cemâ’atden birini görerek yâhud imâmı veyâ müezzini işiterek bilmek şart olduğu gibi, son safdan uzaklığı takrîben üçyüz zrâ’dan [300 x 0,42 = 126 metreden] fazla olmaması da şartdır.) (Tergîb-üs-salât)da diyor ki, (Câmi’ hâricindeki kimsenin, imâma uyması sahîh olmak için, câmi’in dolu olması lâzımdır. Dolu olmaz ise ve dolu olup da, son saf ile, dışarıdaki kimse arasında, araba geçecek kadar mesâfe varsa, imâma uyması sahîh olmaz). Ho-parlör sesi ile ve televizyondaki imâma uyarak kılanların nemâzlarının sahîh olmadığı, Hindistân âlimlerinin Keralada çıkardıkları (El-Muallim) mecmû’asının Rebî’ul-evvel 1406 ve Dessembr [Aralık] 1985 târîhlisinde uzun yazılıdır. 1401 h. ve 1981 m. senesinde Pâkistânda çıkan (Süyûf-ullahil-ecille) kitâbının beşinci sâhîfesinde, ho-parlör ile nemâz kıldıran imâma uymak câiz olmadığı açık yazılıdır. Bu kitâb, (Hakîkat Kitâbevi) tarafından, (Fitnet-ül vehhâbiyye) sonunda basdırılmışdır. Yahyâ efendi fetvâsına bakınız!
8 — İmâm hayvanda, cemâ’at yerde veyâ bunun tersi olmamak.
9 — İmâm ile cemâ’at, yapışık olmıyan iki gemide bulunmamak.
10 — Başka mezhebdeki imâma uyan cemâ’atin, kendi mezheblerine göre nemâzı bozan bir şeyin, imâmda bulunduğunu bilmemesi lâzımdır. Meselâ, imâmdan kan akması veyâ başının dörtde birinden az mikdârını mesh etmesi, Hanefî mezhebinde câiz olmadığından, böyle yapdığı bilinen bir şâfi’î imâma uymak âlimlerin çoğuna göre câiz olmaz. Bu kavl sahîhdir. Şâfi’î imâmdan kan akdığı görülse, sonra imâm bir zemân gayb olup tekrâr gelse, buna uyulur. Çünki, o zemânda abdest almış olabilir. Hüsn-i zan etmek iyidir. [Bu âlimlere göre, bir hanefînin, kaplama ve dolgu dişi görülen şâfi’î imâma uymaması lâzımdır.] İbni Âbidînde ve Tahtâvînin (İmdâd) hâşiyesinde ve Ahmed Hamevînin (Eşbâh) hâşiyesi, ikinci cild, ikiyüzonyedinci sahîfesinde diyor ki, (Muhammed Hindüvânî ve ba’zı âlimler dediler ki, nemâzı kendi mezhebine göre sahîh olan şâfi’î imâma uyulabilir).