Meselâ, Alî ile konuşursam, Allah için yüz lira sadaka nezrim olsun deyip, Alî ile konuşursa, isterse, sadakayı verir, isterse vermeyip, yemîn keffâreti verir. Fekat, zevcem boş olsun dedi ise, Alî ile konuşunca, zevcesi boş olur. Yemîn keffâreti vermesi câiz olmaz. Şarta bağlı olan nezri, şart hâsıl olmadan önce yapmak câiz değildir. Meselâ, hastam iyi olursa, Allah için şu kadar sadaka vermek ve sevâbını seyyid Ahmed Bedevî hazretlerine bağışlamak nezrim olsun deyip, hasta iyi olmadan önce nezrini yapması câiz olmaz. Hasta iyi oldukdan sonra yapması lâzım olur. Şarta bağlı olan nezri yaparken de yeri, fakîrin şahsını ve fakîrlerin adedlerini ve paranın cinsini de söylediği gibi yapmak lâzım değildir. Şarta mu’allak olan nezr, şart edilen şeye karşılık olarak yapılmamalıdır. Allahü teâlâya şükr olarak yapılmalıdır. Şükr secdesi yapmak gibidir.)]
Nezri yerine getirmek lâzım olduğu, Kur’ân-ı kerîmde ve hadîs-i şerîfde bildirilmiş ve icmâ-i ümmet hâsıl olmuşdur. Hac sûresi, yirmidokuzuncu âyet-i kerîmesinde meâlen, (Adaklarını yerine getirsinler!) buyurulmuşdur. Bunun için, nezri yerine getirmek vâcibdir. Ba’zıları, farzdır, dedi.
Oruc, nemâz, sadaka, vakf, i’tikâf, köle âzâd etmek, yürüyerek bile olsa, hacca gitmek adak olunur. Çünki bunlar, başlı başına ibâdetdir ve herbiri bir farza veyâ vâcibe benzemekdedir. Meselâ, oruc keffâreti için köle âzâd etmek farzdır. Mekke ehâlîsinden, gücü yetenlerin yürüyerek hac etmesi farzdır. Burada ibâdet olan, yürümek değil, hacdır. İ’tikâf da, nemâzın son rek’atında oturmağa benzemekdedir. Vakfa gelince, her şehrde, müslimânlar için, hükûmetin beyt-ül-mâldan câmi’ yapdırması farzdır. Hükûmet yapdırmazsa, müslimânların yapdırması farz olur.
İ’tikâf, hac, nemâz, oruc ve sadaka gibi nezrleri, şarta bağlı değil ise, zemânını, mekânını, fakîri ve paranın cinsini gözetmeksizin yerine getirmek câizdir. Meselâ, şu gümüşleri, Cum’a günü, Mekkede, falanca fakîre sadaka vermeği nezr etse, başka gümüşleri, başka gün, başka yerde, başka birine vermesi câiz olur. Haccı, nemâzı ve i’tikâfı veyâ orucu, nezr etdiği zemândan dahâ önce yapması câizdir. Fekat gün sayısı, bir gün bile noksan olması câiz değildir. Şarta bağlı olan nezr, şart hâsıl olmadan önce yapılamaz. Fakîri, yerini ve paranın cinsini yine değişdirebilir.
Receb ayında hergün oruc tutacağım diye nezr eden kimse, hasta olup tutamasa, sonra bir ay, Ramezân gibi kazâ tutar.
Bir farz veyâ vâcibe benzemiyen birşey adak edilirse, bunun yapılması lâzım gelmez. Farz-ı ayn olması lâzımdır. Farz-ı kifâyeye benzeyen adağı yerine getirmek lâzım gelmez. Hasta ziyâreti böyledir. Tavâf için Mescid-i harâma girmek ve imâm girdikden sonra, Cum’a nemâzı için câmi’e girmek farz olduğu hâlde, câmi’e girmek adak edilmez. Çünki, câmi’e girmek başlı başına bir ibâdet olmayıp, bir ibâdetin parçasıdır. Muhtâc olan anaya babaya yardım farz olduğu hâlde, anayı, babayı ziyâret, başlı başına ibâdet olmadığından, adak edilmez.
Demek ki, birşey adak edilince, bunun yapılması lâzım olmak için, bu şeyin beş şarta uygun olması lâzımdır:
I — Bir farz-ı ayn veyâ vâcib cinsinden olması lâzımdır.
II — Başlı başına bir ibâdet olması lâzımdır.
III — Kendisi günâh olmamalıdır. Kurban bayramı günü oruc adamak câiz olur. Çünki, orucun kendi harâm değildir. Başka gün tutması lâzım olur. Harâm birşeyi adamak, yemîn olur. Bunu yapması günâh olur. Meselâ, filân kimseyi öldürmek, Allah için nezrim olsun deyince, öldürmeyip, yemîn keffâreti verir.
IV — Yapması kendine zâten farz olan birşeyi adamak sahîh olmaz. Meselâ, hâcı olmağı adayan zengin bir kimsenin bir kerre hacca gitmesi zâten farzdır. Hâcı olmağı adamak, farz olan hacca gideceğini haber vermek demekdir. Çünki, nâfile hac yapan hâcı olmaz. Farz olan haccı adamak sahîh olmadığı için, bu kimsenin bir kerre hacca gitmesi farzdır. Adak için de gitmesi lâzım gelmez.