(Bununla şişe ve yağ al. Evine götür) buyurdu. Kızcağız, eve geç kaldığım için, yehûdînin beni döğeceğinden korkuyorum dedi.
Resûl “aleyhisselâm”, (Korkma! Seninle birlikde gelir, sana birşey yapmamasını söylerim) buyurdu. Eve gelip, kapıyı çaldılar. Yehûdî kapıyı açıp, Resûlullahı “sallallahü aleyhi ve sellem” görünce şaşırıp kaldı. Yehûdîye, olanı biteni anlatıp, kıza birşey yapmaması için şefâ’at buyurdu. Yehûdî, Resûlullahın ayaklarına kapanıp, (Binlerce insanın baş tâcı olan, binlerce arslanın, emrini yapmak için beklediği ey koca Peygamber! Bir hizmetci kız için, benim gibi bir miskînin kapısını şereflendirdin. Yâ Resûlallah! Bu kızı senin şerefine âzâd etdim. Bana îmânı, islâmı öğret. Huzûrunda müslimân olayım) dedi. Resûl “aleyhisselâm”, ona müslimânlığı öğretdi. Müslimân oldu. Evine girdi. Çoluğuna çocuğuna anlatdı. Hepsi müslimân oldu. Bunlar, hep Resûlullahın “sallallahü aleyhi ve sellem” güzel huylarının bereketi ile oldu.
O hâlde, ey müslimân! Sen de Resûlullahın “sallallahü teâlâ aleyhi ve sellem” güzel huyları gibi ahlâklanmalısın! Hattâ, Allahü teâlânın ahlâkı ile ahlâklanmak, her müslimâna lâzımdır. Çünki, Resûl “aleyhisselâm”(Allahü teâlânın ahlâkı ile huylanınız!) buyurdu. Meselâ, Allahü teâlânın sıfatlarından biri (Settâr)dır. Ya’nî günâhları örtücüdür. Müslimânın da din kardeşinin aybını, kusûrunu örtmesi lâzımdır. Allahü teâlâ, kullarının günâhlarını afv edicidir. Müslimânlar da, birbirlerinin kusûrlarını, kabâhatlerini afv etmelidir. Allahü teâlâ kerîmdir, rahîmdir. Ya’nî lutfü, ihsânı boldur ve merhameti çokdur. Müslimânın cömerd ve merhametli olması lâzımdır. Bütün güzel ahlâk da böyledir.
Resûl aleyhisselâmın güzel huyları pek çokdur. Her müslimânın bunları öğrenmesi ve bunlar gibi ahlâklanması lâzımdır. Böylece, dünyâda ve âhıretde felâketlerden, sıkıntılardan kurtulmak ve O iki cihân efendisinin “sallallahü teâlâ aleyhi ve sellem” şefâ’atine kavuşmak nasîb olur.
Resûlullah “sallallahü aleyhi ve sellem” şu düâyı çok okurdu: (Allahümme innî es’elüke-ssıhhate vel-âfiyete vel-emânete ve hüsnel-hulkı verrıdâe bilkaderi birahmetike yâ Erhamerrâhimîn). Bunun ma’nâsı, (Ya Rabbî! Senden, sıhhat ve âfiyet ve emânete hıyânet etmemek ve güzel ahlâk ve kaderden râzı olmak istiyorum. Ey merhamet sâhiblerinin en merhametlisi! Merhametin hakkı için, bunları bana ver!) demekdir. Biz zevallılar da, ulu ve şanlı Peygamberimiz gibi düâ etmeliyiz!
Uyan sevdiğim gençlik, bütün ümmîdler sende,
Uyan ey Anadolu, ey azîzler diyârı!
Asr-ı se’âdetdeki adâlet, yeryüzünde,
yeniden te’sîs olsun, gelsin islâm behârı,
Ceddinin torunusun o kan damarındadır,
İstersen neler olur, rûhları yanındadır.
Resûlullahın aşkı, kalbinde, kanındadır.
O senden yüzçevirmez, ara hakîkî yârı!
Sarıl güzel dînine, güzel ahlâkı ihyâ et!
Sünnetin ışığında, gitsin, yok olsun zulmet.
Doğsun islâm güneşi ve hakîkî se’âdet,
yeniden zuhûr etsin, budur islâm şiârı!