21 — BOZUK DİNLER
Semâvî dinlerden, bozulmuş olanları bildireceğiz:
1 — ŞÂMÂNÎLER: Nûh aleyhisselâmın üçüncü oğlu Yâfes, yüzlerce torunları ile Asyanın ortalarına yerleşdi. Orada çoğalarak, doğu Asyaya ve o zemân mevcûd olan kara yolları ile, Okyânus adalarına yayıldılar. Yâfes öldükden nice yıllar sonra, insanlar azmağa, Nûh aleyhisselâmın ve Yâfesin dînini, nasîhatlerini unutarak, hayvan gibi yaşamağa başladılar. Yıldızlara, aya, güneşe, heykellere, cinne tapınmağa koyuldular. Çeşid çeşid yollara ayrıldılar.
Böyle, uydurulan, meydâna çıkan sapık yollardan biri, Şâmânîlikdir. Avrupalıların Chamanisme dediği bu bozuk yol, vakti ile doğu Asyada kâfirlerin uydurduğu bir din olup, bugün Sibiryadaki ve Okyânus adalarındaki vahşîler arasında yayılmış hâldedir. Bunlar, güneşde bulunuyor dedikleri bir tanrıya ve cinne ve meleklere tapınır. En büyüğüne şeytân derler. Şâmân dedikleri papasları bir at kuyruğu takar. Güyâ cinni kovmak için boyunlarına bir davul asarlar. Bu davulu ara sıra çalarlar. Sihr, ya’nî büyücülük, bunlarda kerâmet sayılır. Bu da, Berehmen ve Buda dinleri gibi, Peygamberlerin “aleyhimüssalevâtü vetteslîmât” getirdiği hak dinlerin, asrlar boyunca, câhiller, zâlimler tarafından bozulması, değişdirilmesi ile meydâna gelmişdir.
2 — BEHÂÎLER VE BEHÂÎLİK: İslâmiyyeti yıkmak için uğraşanlardan biri de, Behâîlerdir. Bu dinsizlerin başı, Behâullahdır. Elbâb Alî Muhammed ismindeki bir acemin talebesi ve halîfesi idi. Elbâb, kendisine ayna derdi. Bu aynada Allah görünüyor derdi. Ölünce, Behâullah bunların reîsi olup, behâîlik ismini verdiği safsatalarını yaymağa başladı. Ölmeden önce, yerine, oğlu Abdülbehâ Abbâsı geçirdi. Abbâs (Gasniyyi a’zam) ismini aldı. Avrupa ve Amerikaya giden Abbâs, yüzbinden ziyâde Behâî topladı ve 1339 [m. 1921] de öldü. Yerine, oğlu Şevkî geçdi. Bu da, Behâî tarîkatini yaydı. Behâullah, kendinin Peygamber ve âhır zemânın büyük kurtarıcısı olduğunu söylerdi. Kendisine ilk küfr damgasını bu sözü ile vurmuşdur. İkibin yıl sonra bir Peygamber dahâ geleceğini söylemişdir. İslâmiyyet ile ilişiği olmıyan bu kâfirlere göre, ondokuz adedi mukaddes imiş. Orucları ondokuz gün imiş. Her Behâînin, ondokuz günde bir, ondokuz Behâîyi da’vet etmesi şart imiş. Dinsiz yollarını, (Umûmî adâlet evi) dedikleri, yüksek meclislerine seçilen ondokuz kişi idâre edermiş. Her Behâî, her sene, kazancının beşde birini bu hey’ete vermeğe mecbûr imiş. Onbir yaşında evlenmek lâzım imiş. Bekâr yaşamak yasak imiş. Çıplak kadınlarla toplantı yapmak ibâdet olup, başka dürlü ibâdete lüzûm yok imiş. Her dürlü ahlâksızlık, şeref sayılırmış.
Behâîlerin, bütün dünyâda seksensekiz yerde teşkilâtı vardır. Hıristiyan, Yehûdî, Mecûsî, Sîhî, Zerdüştî ve Budistleri aldatarak, kendilerine çekmekdedirler. Bunların en korkdukları, dayanamadıkları, amansız düşmanları, islâm âlimleridir. Dînini bilen, anlıyan hiçbir müslimânı aldatamamışlardır. Kitâblarını, propaganda neşriyyâtlarını kırksekiz dile terceme edip, her yere dağıtdıkları ve bu yolda milyonlarca lira harc etdikleri hâlde, islâmiyyet karşısında âciz kalmakda, eriyip gitmekdedirler. Buna karşılık, Avrupada ve Amerikada ve Afrikada ve Avustralyada yetmişyedi mahallî mahfil, resmen tescil edilmiş bulunmakdadır. Rus Türkistânında [m. 1902]de yapılmış ve Şikagoda [m. 1920] de yapılmış büyük ma’bedleri vardır. Irk ve milliyet tanımazlar. Komünistler gibi, bütün dünyâya yayılmak, tek bir (salâhiyyetli mübeyyin)in emrleri ile idâre edilmek gâyesindedirler. Ferdlerin menfe’atini düşünmezler. Devlet kapitalizmini desteklemekdedirler.
Tapınmaları, teşkilâtları, vazîfeleri (Akdes) dedikleri kitâblarında ve (Vasıyyetler levhaları)nda yazılıdır. Allahü teâlâya inanmaları ve birçok bilgileri, islâm dîninden alınmışdır. İslâmiyyete uymıyan, uydurma tarafları da çokdur. Mantıkî ve çoğu sosyal olan dünyâ görüşleri, din diye, ilâhî vahy diye anlatılmakdadır.
Nemâzları, Hayfaya karşı durup, Allahı düşünmek imiş. Hacları, Bâbın Şîrâzdaki evini veyâ Behâullahın Bağdâddaki evini gidip görmek imiş.