1249

(Bostân)da, yüzüncü bâbda buyuruyor ki, (Nu’mân bin Beşîr, Resûlullahın yanına geldi. Parmağında altın yüzük vardı. (Cennete girmeden önce, niçin Cennet zînetini kullanmışsın?) buyurdu. Demir yüzük kullanmağa başladı. Bunu görünce, (Niçin Cehennem eşyâsı taşıyorsun?) buyurdu. Bunu da çıkardı. Bronz, ya’nî tunçdan yüzük takdı. Bunu görünce, (Niçin sende put kokusu duyuyorum?) buyurdu. Nasıl yüzük kullanayım, yâ Resûlallah dedi. (Gümüş yüzük takabilirsin. Ağırlığı da bir miskâli geçmesin ve sağ eline tak!) buyurdu. Amr ibni Şu’âyb diyor ki, Resûlullah “sallallahü aleyhi ve sellem”, altın ve demir yüzükleri çıkartır, gümüş yüzüklere mâni’ olmazdı). Bunlar, (Mevâhib-i ledünniyye)de de yazılıdır.

Her taşdan ve ma’denden yüzük taşı yapmak câizdir.

Şimdi, altın yüzük takanlar arasında, (Eshâb fakîr oldukları için, altın yüzük yasak edildi. Fakîrlere harâm ise de, zenginlere câizdir) diye fetvâ verenleri işitiyoruz. Bu sözleri, hiçbir esâsa dayanmamakdadır. Resûlullah “sallallahü aleyhi ve sellem” altın yüzüğü yasak ederken, sebebini de bildirdi. Fakîrlere değil, her erkeğe yasak etdi. Yalnız fakîrlere harâm olsaydı, fakîr kadınlara da harâm olurdu. Bundan başka, yalnız altını değil, çok ucuz olan başka ma’denlerden yüzük takmağı da yasak etmişdir. Şunu da bildirelim ki, gümüşden başka yüzüklerin erkeklere yasak edilmesi, Medînede iken oldu. Eshâb-ı kirâmın fakîr olduklarını bildiren haberler ise, hicretden önce Mekkede iken idi. Bedr gazâsında bulunan üçyüzbeş Sahâbîden altmış dört adedi Muhâcir olduğuna göre, Mekkede îmâna gelenlerin sayısı yüzden azdı. Medîneli Ensârın fakîr olanları ile Muhâcirlerin fakîrleri, (Mescid-i nebî) yanındaki (Soffa) denilen büyük çardak altında yaşarlar, ilm öğrenmek ve öğretmekle uğraşırlar, ömrlerinin çoğu Resûlullah ile birlikde cihâd etmekle geçerdi. Bunlara (Eshâb-ı soffa) denirdi. Sayıları değişirdi. Çok zemân yetmiş kişi olurdu. Çoğu şehîd oldu. Bunlardan başka bütün Eshâb zengin idi. İçlerinde çok zengin olanları az değildi. (Bostân) kitâbının sâhibi “rahmetullahi teâlâ aleyh” yetmişinci sahîfesinde diyor ki, (Zübeyr bin Avvâm “radıyallahü teâlâ anh” ölünce, mîrâscılarının herbirine kırkbin dirhem gümüş kaldı. Abdürrahmân bin Avf “radıyallahü teâlâ anh”, hastalığında boşamış olduğu zevcesine, mîrâsının yirmidörtde birinin verilmesini söylemişdi. Buna seksenüçbin altın verildi. Hazret-i Talhanın “radıyallahü teâlâ anh” günlük geliri, bin altın idi). Bunların üçü de Cennetle müjdelenmiş idi. Hazret-i Osmânın “radıyallahü teâlâ anh” servetinin hesâbı bilinemedi. Zekât ve ganîmet ve ticâret sebebi ile Medînede fakîr kimse kalmadı. Altın yüzüğün yasak edilmesini fakîrliğe bağlamak istiyenlerin pek çürük ipe sarılmakda oldukları meydândadır. Dört mezhebde de harâm olan birşeyin harâm olduğuna inanmak lâzımdır. Bulunduğu mezhebin harâm dediğini değişdirmeğe kalkışarak, âyet-i kerîmelere veyâ hadîs-i şerîflere başka ma’nâ verenin mezhebsiz olduğu anlaşılır. Mezhebsiz olan da, yâ sapık veyâ kâfir olur. (Hadîka)da, dil âfetlerinde diyor ki, (Peygamberimizin “sallallahü aleyhi ve sellem” yüzük taşında üç satır yazılı idi. Birinci satırda (Muhammed), ikincisinde (Resûl), üçüncüsünde (Allah) yazılı idi. Vefât edince, bunu hazret-i Ebû Bekr, bundan sonra hazret-i Ömer kullandı. Sonra Osmân “radıyallahü teâlâ anhüm” kullanırken, (Erîs) kuyusuna düşürdü. Çok mal sarf etdi ise de, bulunamadı. Bu iş fitne çıkmasına sebeb oldu).

Hazret-i Ebû Bekrin yüzüğünde, (Ni’mel kâdir Allah) yazılı idi. Hazret-i Ömerin (Kefâ bil-mevt vâ’ızan yâ Ömer), hazret-i Osmânın (Le-nasbirenne), hazret-i Alînin (El-mülkü lillah) yazılı idi. Hazret-i Hasenin yüzüğünde, (El-izzetü lillah) yazılı idi. Hazret-i Mu’âviyenin yüzüğünde (Rabbigfir-lî), İbni Ebî Leylânın (Ed-dünyâ garûrün), İmâm-ı a’zam Ebû Hanîfenin (Kul-il-hayr ve illâ fesküt), imâm-ı Ebû Yûsüfün (Men amile bi-re’yihî nedime), imâm-ı Muhammedin (Men sabere zafire), imâm-ı Şâfi’înin (El-Bereketü fil kanâ’a) yazılı idi. Yüzüklerini mühr olarak kullanırlardı. Osmânlı pâdişâhlarının mührlerine, (Tuğra) denir. Tuğraları yüzüklerinde değildi. Tuğrayı, buna mahsûs vezîr taşırdı. Her tuğrada pâdişâhın adı, bunun üstünde babasının adı, dahâ yukarıda (El-muzaffer dâimâ) yazılıdır.

Sesli Okuma
DEVAMBİTİR
(1/5) Okuma ayarları →

(2/5) Kitap ve sayfa numarası seçimi

(3/5) Bölümler arasında dinamik geçiş

(4/5) Önceki veya sonraki bölüm ve sayfalar
(5/5) Sesli okuma ve yazı takibi
15 saniye geri alabilme.