Tütünü, afyona benzetmek de, onun herkese harâm olacağını göstermez. Tersine olarak, zarar yapmıyacak kadar az içenlere mekrûh bile olmadığını, gösterir. Çünki, derin âlimler, ya’nî müctehidler, afyon gibi uyuşdurucu maddeleri, harâm olan içkilerden ayırmakdadır. (Dürr-ül-muhtâr) üçüncü cild, yüzaltmışaltıncı sahîfede, (Benc, ya’nî Ban otu denilen uyuşdurucu otu yimek mubâhdır. Çünki otdur. Bununla serhoş olmak harâmdır) diyor. (Hâd-id-dâllîn) kitâbına bakınız! Ban otuna tabâbetde jusquiame ve Hyoscyamus denilmekdedir. İnsana zararlı ve fâideli te’sîrleri Dr. A.Heraudun fransızca (Plantes medicinales 1927) kitâbında uzun yazılıdır. İbni Âbidîn bunu açıklarken buyuruyor ki, (İmâm-ı a’zam ile, İmâm-ı Ebû Yûsüf mubâh dedi. İmâm-ı Muhammede göre, çoğu serhoş edenin azı da harâm olur. Fetvâ da böyledir denildi. Fekat çoğu serhoş edenin azı da harâm olur sözü, sıvı olan içkiler içindir. Ba’zı kitâblar, böyle olduğunu açıkca bildirmekdedir. Böyle olmasaydı, safran, anber gibi, fazlası serhoş eden birçok katı maddelerin az mikdârını yimek de harâm olurdu. Bunlara harâm diyen hiçbir âlim görmedim. Hattâ şâfi’î âlimlerinden, çok içilince serhoş eden sıvıların, azını içene de had vurulur diyenler, yalnız sıvılar için söylemişlerdir. İmâm-ı Muhammede göre, Ban otu ve safran gibi maddelerin az mikdârını yimek harâm olsaydı, bunlar necs, pis olurdu. Çünki, imâm-ı Muhammede göre, çoğu serhoş edenin, azı da harâmdır ve necsdir. Hâlbuki, Ban otu ve benzerlerinin necs olduğunu hiçbir âlim bildirmedi. Ban otunun ilâc olarak kullanılması câizdir. Aklı giderip keyf verici olarak kullanılması câiz değildir. İmâm-ı Muhammedin sözü mâyı’, ya’nî sıvı hâldeki içkiler içindir. Ban otu ve benzerleri, katı oldukları için, ancak serhoş olmak için kullanılmaları harâm olur. Bu da, çok mikdârda kullanılmaları harâm olur demekdir. Az mikdârda kullanılmaları harâm olmaz. Meselâ, Anberi ve benzerlerini koku için ve Skamonya denilen zehrli mahmûde otunu müshil olarak kullanmak ve diğer katı zehrli ilâcları az mikdârda kullanmak harâm olmaz. Bunların az mikdârını kullanmak câizdir. Zarar veren çok mikdârlarını kullanmak harâmdır). Çok içilince serhoş eden sıvı hâlindeki içkilerin, serhoş etmiyen az mikdârlarını ilâc için kullanmak ise, böyle değildir. Sıvı içkilerin az mikdârını zarûret olmadan, ilâc olarak kullanmak, sözbirliği ile câiz değildir, harâmdır. Kırkbirinci maddede tiryâk kelimesine bakınız!
Kötü alışkanlıkların islâmiyyetde yeri yokdur. Çünki, kötü alışkanlık, harâm işlemeğe alışmak demekdir. İçki, kumâr, zinâ alışkanlığı böyledir. Tütün harâm değildir ki, kötü alışkanlık olsun. Tütünün harâm, kötü olduğunu isbât için söyledikleri bütün sözlere dikkat edilirse, bunlar birer sebeb, vesîka olmayıp, tütünü zâten harâm kabûl ederek, peşin verilen hükmler olduğu hemen görülür. Böyle başlangıclar ise, mantık ilminde, delîl, sened olmakdan uzakdır.
Tütün neden abes olsun? Abes, lehv ve la’b demekdir. Fâidesiz iş yapmağa, boşyere vakt geçirmeğe denir. Çalgı ile, oyun ile vakt geçirmek böyledir. Tütün, vakt öldüren bir iş değildir ki, abes denilsin. Tütün içmek, fâideli iş yapmağa mâni’ olmuyor. Tütün içerken kitâb okunur. Müsâfir ile sohbet edilir.
Büyüklerin yanında, câmi’lerde, va’zlarda, muhterem yerlerde içilmemesi de, harâm veyâ mekrûh olacağını göstermez. Büyüklerin yanında yatılmaz. Bunlara ve Kâ’beye karşı ayak uzatılmaz. Va’zda, dersde meyve, ekmek bile yinmez. Böyle, birçok yerlerde ve sıkıntı duyanların yanında yapılmıyan çok şey vardır ki, başka yerlerde ve yalnız iken hiçbiri harâm veyâ mekrûh değildir. Câmi’de alış-veriş etmek, yüksek sesle konuşmak, kan aldırmak mekrûhdur. [Birinci kısmda, yetmişbirinci maddeye bakınız!]. Fekat bunlar, câmi’ dışında mekrûh değildir. Hattâ dışarda alış-veriş ibâdetdir. Kan aldırmak, mekrûh değil, sünnetdir. Tütüne abes denilemez. Nitekim, çatal, kaşık kullanmak, koku, esans sürünmek de abes değildir.
İhtiyâc deyince yalnız mi’deye giren şeyleri anlamak, pek basît bir görüşdür. Bedenin, rûhun çeşidli ihtiyâcları olduğu, din kitâblarında da, aktüel anlayışda da yer almakdadır.