1249

İhbâr eden, habs olunur. Kardeşi gelince, huccet ile tekrâr isbât ederse, kısâs yapılır. Kâtil, kardeşinin afv etdiğini isbât ederse, kısâs yapılmaz.

(Hadîka)da, göz âfetlerini anlatırken buyuruyor ki, (Fâsıklar, bid’at ehli sapıklar günâh işlerlerken, mâni’ olamıyan kimsenin bunlara bakması, zarûret olmadıkca, câiz değildir. Bunun için, zulm ile öldürülene, i’dâm edilene, eziyyet edilene bakmamalıdır. Zulm ile ölmek ihtimâli bulunduğu için, böyle cezâ verilirken hiç bakmamalıdır. Hadîs-i şerîfde, (Bir kimse zulm ile öldürülürken, orada bulunmayınız! Orada bulunup da, kurtarmıyana la’net yağar) buyuruldu. Bundan anlaşılıyor ki, islâmiyyetin emri ile öldürülürken veyâ döğülürken bulunmak, bakmak câiz olur. Yıldız kayarken bakmak da, göze zarar verdiği için, câiz değildir).

25 — DİYET CEZÂLARI VE KEFFÂRET

Diyet, kâtilin vereceği para cezâsıdır. Erş ise, ölümden başka cinâyetlerin para cezâsıdır. Şebeh-i amd ile öldürmenin cezâsı ağır diyet olup, yüz devedir. Yirmibeşi iki yaşına, yirmibeşi üç yaşına, yirmibeşi dört yaşına ve yirmibeşi de beş yaşına basmış dişi deve olacakdır. Âlimlerin birkaçı, bin dînâr altın da verilebilir dedi. Bir dînâr, bir miskâl basılmış altın demekdir. Hatâ ile öldürenin diyeti, yine yüz deve olup, adı geçen yavrulardan yirmişer ve yirmi de iki yaşına basmış erkek devedir. Yâhud, bin dînâr altın veyâ onbin dirhem gümüşdür. İki imâma göre “rahmetullahi teâlâ aleyhimâ”, bu üç çeşidden, yâhud ikiyüz sığır veyâ ikibin koyun, yâhud don ve gömlek [ceket ve pantalon] gibi iki parça ikiyüz elbiseden dilediğini verir.

Bu iki katlin ve hatâya sebeb olan şeyle öldürmenin (Keffâret)i, mü’min olan bir köle âzâd etmekdir. Bunu yapamıyan, iki ay aralıksız oruc tutar. Burada fakîr doyurmak keffâreti yokdur. Öldürülen kadın için diyet, erkek diyetinin yarısıdır. Zimmî ve müste’min diyetleri, müslimân diyeti gibidir.

İnsanın bir uzvunu veyâ güzelliğini gideren cinâyetlerin diyetleri de yukarıdaki katl diyetleridir. Burun, dil, zeker gibi tek olan a’zâ için tâm diyet verilir. Akl, rûh, işitme, tat alma, koklama, görme, söyleme, elin çolak kalması, idrâr tutamaması gibi duygu veyâ hareketlerden birinin bozulması için de tâm diyet verilir. Göz, kulak, kaş, dudak, el, kadın memesi ve ayak gibi çift organların ikisi için tâm bir diyet, birisi için yarım diyet verilir. Kirpik gibi dört olanın bir sırası için dörtde bir diyet, bir el veyâ ayak parmağı için onda bir diyet verilir. Bir diş için de, diyetin yirmide biri verilir. Saçı, sakalı, bir dahâ uzamıyacak şeklde kazıtmak için bir yıl sonra tâm diyet lâzım olur. Bir yıl sonra, tekrâr uzarsa, zor kullanarak kesdiren diyet vermez. Halâl olmıyan bir işi yapdığı için cezâlandırılır.

Saç ve sakal için kısâs olmaz. Kadın dişinin diyeti, erkeğin yarısıdır.

Hâmile kadına vurarak veyâ ilâc ile çocuğunu düşürenin âkılesi tâm diyetin yirmide birini verir. Diri düşüp sonra ölürse, tâm diyet verir.

Zevcinden iznsiz çocuk aldıran veyâ ilâcla veyâ başka sûretle ölü olarak düşüren kadının âkılesi, diyetin yirmide birini ya’nî beşyüz dirhem gümüşü, kadının zevcine verir. Zevcin izni ile düşürürse, birşey lâzım gelmez.

(Âkıle) demek, kâtilin cihâd yapdığı arkadaşları, yardımcıları demekdir. Böyle yardımcıları olmıyan kâtilin âkılesi, yardımcısı olan kabîlesi ve sonra akrabâsıdır. Köylüleri, şehrlileri, kabîle demekdir. Kâtilin diyeti bu yardımcılara taksîm edilir ve üç senede alınır. Üç senede, bir kimseden, dört dirhemden fazla alınamaz. Kadın ve çocuk ve deli, âkıleye katılmaz. Kâfir ile müslimân birbirine âkıle olmaz.

Müslimân olan kâtilin âkılesi ve vârisi yoksa, diyetini Beyt-ül-mâl verir. Ya’nî hükûmet verir. Beyt-ül-mâl da yoksa, kendi üç senede öder. Zimmînin âkılesi yoksa, kendi üç senede öder. Dâr-ül-harbde müslimânı öldüren müslimân, diyetini üç senede kendi malından öder. Dâr-ül-harbde âkıle olmaz. Acemin, ya’nî arabî olmıyanların âkılesi olmaz.

Süleymâniyye Kütübhânesi (Lala İsmâ’îl) kısmında, [706] sayılı (Ebüssü’ûd efendi) “rahmetullahi teâlâ aleyh” fetvâsında diyor ki, (Bir evde, dükkânda ölmüş, asılmış bulunan kimsenin diyetini, İmâm-ı a’zama göre mal sâhibi, imâm-ı Ebû Yûsüfe göre “rahmetullahi teâlâ aleyh” kirâcı öder. Fetvâ, Ebû Yûsüf kavline göredir).

Âlimin bir nazarı, bulunmaz hazînedir,
bir sohbeti, yıllarca, bitmez kütübhânedir.

Sesli Okuma
DEVAMBİTİR
(1/5) Okuma ayarları →

(2/5) Kitap ve sayfa numarası seçimi

(3/5) Bölümler arasında dinamik geçiş

(4/5) Önceki veya sonraki bölüm ve sayfalar
(5/5) Sesli okuma ve yazı takibi
15 saniye geri alabilme.