56 — MEYYİTE YAPILACAK DÎNÎ VAZÎFE, KEFEN
Aşağıdaki yazılar, (Dürr-ül-muhtâr) kitâbından ve bunun (İbni Âbidîn) hâşiyesinden terceme edilmişdir:
Cenâze, ölü, ya’nî meyyit demekdir. Bugün, içinde meyyit bulunan tabuta, cenâze diyoruz. Cinâze, teneşir tahtası demekdir. Mevt, ölüm demekdir.
Ölümün yaklaşdığına alâmet, ayakların gevşeyip uzaması, burnun kıvrılması, şakakların çukurlaşmasıdır. Böyle bir hasta, sağ yanı üzere yatırılıp, yüzü kıbleye çevrilir. Böyle yatırmak sünnetdir. Ayakları kıbleye doğru, sırt üstü yatırmak da câizdir. Şimdi böyle yapılmakdadır. Fekat, baş altına birşey koymalıdır. Böylece yüzü kıbleye karşı olur. Bunlar güc olursa, kolayına gelecek şeklde yatırmak da câiz olur.
Kelime-i tevhîd telkîn ederken (Muhammedün resûlullah) da söylemek iyi olur. Fekat bir kâfirin îmâna gelmesi için (Eşhedü) ile başlaması ve (Muhammeden abdühü ve resûlüh) de demesi şartdır.
Ölüm başladığı, hayâtdan ümmîd kesildiği zemân, tevbe kabûl olabilir ise de, kâfirin îmâna gelmesi kabûl olmaz.
Ölüm hâlinde iken küfre sebeb olan şey söyleyen kimse, mü’min kabûl edilir. Çünki, o anda aklı başında değildir.
Ölüm alâmeti, sertleşme, soğumak ve kokmakdır. Bu alâmetlerden önce de ölüm anlaşılınca [soluğun kesilmesi, ağzına tutulan aynanın buğulanmaması ile, kalbin durduğu, nabz ile anlaşılır] gözlerini kapamak ve çenesini bağlamak sünnetdir. Çenesi, geniş bez ile başı üstüne bağlanır. Gözlerini kaparken (Bismillâh ve alâ millet-i resûlillah) demek ve düâsını okumak sünnetdir. Soğumadan önce, el parmaklarını, dirseklerini, dizlerini açıp kapayıp, kollarını ve bacaklarını düz bırakmak sünnetdir. Böylece, yıkaması ve kefene sarması kolay olur.
Soğumadan önce, elbisesi çıkarılıp, geniş, hafîf bir çarşaf ile örtülür. Çarşafın bir ucu başının altına, diğer ucu ayakları altına sokulur. Karnı üzerine, çarşafın üstüne veyâ altına, birşey [bıçak veyâ başka demir] konup, şişmesi önlenir. Yüz gramdan çok olması uygundur. Muhterem ilmlerin kitâblarını koymamalıdır. Elden geldiği kadar, cenâzeyi çabuk kokutacak, çürütecek şeylerden korumak lâzımdır. Rûhu çıkarken, yatağı yanında (Behûr) denilen koku yakılmalıdır. Ölüm haberi komşulara ve akrabâya, ahbâba, hemen bildirilmelidir.
Meyyit yıkanmadan evvel yanında Kur’ân-ı kerîm okumak mekrûh diyenler varsa da, üzeri örtülü iken ve yatağına bitişik olmıyarak, sessiz okumak câizdir.
Ölüm belli olunca, acele etmek sünnetdir. Bozulmak, kokmak ihtimâli varsa, acele etmek vâcib olur. Ölüm belli olmaz, şübheli olursa, belli oluncıya kadar beklenir. Resûlullah “sallallahü aleyhi ve sellem” cenâzenin, ehli, âilesi arasında kalmasını uygun görmezdi. Kalb sektesi ile ölenleri, soğumak, kokmak ile öldüğü iyi anlaşılıncıya kadar gecikdirmek vâcibdir.
Serîr, ya’nî teneşir etrâfında, önce (Behûr) yakılıp üç def’a dolaşdırılır. Beş def’a da olur. Behûr bir otdur. Buna öd ağacı talaşları ve günnük denilen ağacın zamkı da karışdırılıp, bir kapdaki ateşe koyup, teneşir, çıkan dumanlara tutulur.
Cenâze, örtülü olarak, tütsülenmiş serîr üzerine, sırt üstü veyâ kolay olan şeklde yatırılır. Göbek ile diz arası örtülü olarak yıkanır. Çünki, kadının kadınlar için avret yeri, erkeğin erkekler için olan avret yeri gibidir. Serîr üzerinde kıbleye karşı yatırmak sünnetdir. Gömleği uzun ise, gömlek içinde yıkanır.
Yıkamak, kefenlemek, cenâze nemâzı kılmak ve gömmek farz-ı kifâyedir. Ya’nî, lüzûmu kadar kimse tarafından yapılınca, başkalarına farz olmaz. [Bu farzları, ücretsiz olarak, Allah rızâsı için yapmak lâzımdır. Böyle yapanlara farz sevâbı verilir ki, bütün hayrâta, hasenâta verilen sevâblardan katkat dahâ çokdur.