Bu farzları yapan olmazsa, haber alıp da gelmiyenlerin hepsi günâha girer, fâsık olurlar. Bu farzları vazîfe bilmiyenin, ehemmiyyet vermiyenin îmânı gider, mürted olur.] Çocuğun yıkaması da câizdir. Kâfir, yıkanmaz. Bir beze sarılıp, gömülür.
Kadın bulunmadığı zemân, kadını erkek yıkayamaz. Fekat, cenâze başdan ayağa örtülü olarak, akrabâsı, akrabâ yoksa, başkası, eline bez sararak, elini örtü altına sokup, teyemmüm yapdırır. Çünki, ölünün avreti, dirinin avreti gibidir. Bakması harâm olan yere dokunmak da, harâmdır. Dahâ iyisi, çocuğa öğretilip, yıkatılır.
Serîr, göbeğe kadar yüksek ve az eğik olmalıdır. Su, pek sıcak olmamalı, tuzlu olmalıdır. Serin ve tuzlu su, çürümeği gecikdirir. Meyyit, çocuk da olsa, önce abdest aldırılır. Fekat, ağzına, burnuna su verilmeyip, bez ile temizlenir. Ağzına su kaçarsa çabuk çürümesine sebeb olur. Önce yüzü yıkanır. Sonra kolları yıkanıp, başı, kulakları ve ensesi mesh edilir ve ayakları yıkanır. Sedr ağacı yaprağı veyâ çevgen, ya’nî sabun otu ile kaynatılıp ılıtılmış veyâ kâfûr (Camphre) denilen beyâz, kokulu şey konmuş su ile, bunlar yok ise, yalnız su dökerek, başı ve sakalı, hatmi veyâ sabun ile yıkanır. Sonra sol yanına çevrilip, sağ yanına su dökülür. Su, teneşir tahtasına değen yerlerine kadar akıtılmalıdır. Sonra, sağ yanına yatırılıp, sol tarafına, omuzdan ayağa kadar su dökülür. Sonra oturtulup, karnı hafîfce basdırılır. Birşey çıkarsa, yıkanır [ya’nî su döküp giderilir]. Sonra sol yanına yatırıp, sağ yanı tekrâr yıkanır [ya’nî omuzdan ayağa kadar su dökülür]. Böylece sünnete uygun, ya’nî üç kerre yıkanmış olur. Her yan yıkanırken, üç def’a su dökülür.
Hasta, cünüb olarak vefât ederse, yine bir kerre yıkanır. Yıkandıkdan sonra, abdesti bozan şeyler çıkarsa, tekrâr yıkanmaz ve abdest aldırılmaz. Yalnız çıkan şeyler, su dökerek giderilir. Meyyiti yıkarken niyyet etmek sünnetdir. Niyyetsiz, temiz olur ise de, farz sâkıt olmaz.
Meleklerin ve cinnin yıkadığı anlaşılırsa, yine yıkanır. Yıkama yerine, yıkayandan ve yardımcıdan başkası girmez. Yıkayanlar, emîn kimse olmalıdır. Cenâzede gördüğü se’âdet alâmetlerini söyler, şekâvet alâmetlerini söylemez. Meyyitin aybını açığa çıkarmaz. Velî içeri girebilir.
Resûlullah “sallallahü aleyhi ve sellem” efendimizi, Abbâsın oğlu Fadl ile Alî “radıyallahü anhüm” yıkadı. Üsâme “radıyallahü anh” su döküyordu. Abbâs “radıyallahü anh” girip çıkıyordu.
Cânlıya eziyyet veren şey, ölüye de verir. Bunun için, çok soğuk ve çok sıcak su ile yıkanmaz. [Kokmaması için buzhâneye de konmaz. Kokmaması için, çabuk gömmeli, yolcu gelecek diye bekletmemelidir.] Zemzem suyu ile yıkamak câiz değildir. Saçları dökülürse, kefeni içine konur. Çünki, insanın her parçası muhteremdir, gömülür. Diri insandan düşen ve kesilen tırnakları, saçları ve dişleri de defn etmek sünnetdir.
Yıkandıkdan sonra, teneşir üzerinde, bez ile kurulanır. Saçları ve sakalı arasına, hanût denilen kokulu şeylerin karışımı veyâ kâfûrî konur. Safran koymak mekrûhdur. Secde etdiği uzvlarına [alnına, burnuna, dizlerine, el, ayak parmaklarına], kâfûrî serpilmiş pamuk konur.
Meyyitin saçlarını taramak, saç, sakal, bıyık ve tırnaklarını kesmek, Hanefî mezhebinde câiz değildir. Ağzı, burnu, kulağı deliğine, gözlere pamuk koymak câizdir.
Hanefî mezhebinde, kadını, efendisi yıkayamaz ve dokunamaz. Çünki, kadın ölünce, nikâh hemen bozulur. Bakması, câizdir. Kadını, zevci yıkaması, diğer üç mezhebde câizdir. Kadının, zevcini yıkaması, Hanefîde de câizdir. Çünki, zevcin vefâtından sonra, nikâh, iddet bitinceye kadar [dört ay] devâm eder. Kadını erkek, erkeği kadın yıkayamaz. Eline bez sarıp teyemmüm yapar. Teyemmüm yapan erkek, yabancı kadının kollarına bakamaz.