1249

Akrabâsı ise, eline bez sarmak istemez. Çünki, mahrem olan akrabâsının kollarına ve yüzüne bakması ve dokunması câizdir.

İnsanın yalnız başı veyâ bedenin yarısı ele geçerse, yıkanmaz ve nemâzı kılınmaz. Öylece gömülür. Bedenin yarıdan fazlası, başı olmasa bile veyâ bedenin yarısı ve başı bulunursa, yıkanır ve nemâzı kılınır.

Parasız yıkamak çok sevâbdır. Para istemek de câiz ise de, parasız yıkayan başkası yok iken para istemek câiz olmaz. Cenâze taşımak, kabr kazmak ücreti de böyledir. Suda boğulan da, üç kerre yıkanır veyâ yıkamak niyyeti ile, suda üç kerre hareket etdirilir. Yağmurda ıslanan da yıkanır.

Meyyiti yıkamak, her dinde var idi. Âdem aleyhisselâmı melekler yıkadı. (Ölülerinizi böyle yıkayınız) dediler.

Sâhibsiz bir ölü bulunsa ve müslimân veyâ kâfir olduğu bilinmese, islâm alâmeti varsa, yıkanır ve nemâzı kılınır. İslâm alâmeti, sünnet olmak, sakal boyamak ve kasık traş etmekdir. Bugün, bunların üçü de islâm alâmeti olmakdan çıkmışdır. İslâm alâmeti yoksa, islâm memleketinde ise, müslimân kabûl edilir.

Müslimân ve kâfir cenâzeleri karışık ise ve alâmetleri yok ise, çoğu müslimân ise, hepsinin nemâzı kılınır. Hepsi müslimân mezârlığına gömülür. Müsâvî sayıda veyâ azı müslimân ise, hepsi yıkanır. Kefenlenir, nemâzları, müslimân olanları niyyet edilerek kılınır. Hepsi kâfir mezârlığına gömülür.

Su bulunmadığı zemân, teyemmüm yapdırılıp, nemâzı kılınır. Sonra su bulunursa, yıkanır. Fekat, nemâzı tekrâr kılınmaz. Diri insan da, su bulunca tekrâr kılmaz. Ölü yıkayacak kimsenin, önce gusl abdesti alması müstehabdır. Cünübün ve özrlü kadının yıkaması mekrûhdur. Cenâze yıkanmış su, (Mâ-i müsta’mel) olur. Necs, pis olur. Bunun için, yıkayanların üstüne sıçramaması, peştemâl sarınmaları lâzımdır. Cenâze, yıkandıkdan sonra temiz olur.

(Bahr-ür-râık)da diyor ki, meyyitin kefeni, diri iken giydiği gibi yapılır. Bunun için fakîr kadınlara (Kefen-i kifâye) olarak izâr, lifâfe ve himâr sarılır. (Tebyîn-ül-hakâik)da diyor ki, (Kadının kefen-i kifâyesi, izâr, lifâfe ve himârdır. Çünki, hayâtda iken, en az giydiği bunlardır. Bunlarla nemâz kılması, kerâhetsiz câizdir). (Halebî-i kebîr)de diyor ki, (Kadınlar Der’ ile örtünürdü. Önü göğse kadar açıkdı. Ayaklara kadar uzundu). [Görülüyor ki, Selef-i sâlihîn zemânında, müslimân kadınları, antâri, geniş uzun manto ve baş örtüsü ile örtünürlerdi. Çarşaf dediğimiz iki parça ile örtünmezlerdi.] Erkeğin kefeni üç parça olmak sünnetdir:

1 — İzâr: Başdan ayağa kadardır. Genişliği bir metreden fazladır.

2 — Kamîs [antâri gibi uzun gömlek]: Bunun uzunluğu omuzlardan ayaklara kadar olan uzunluğun iki katıdır. Bu uzunluk, ortadan ikiye katlanıp, kat yerinden, baş geçecek kadar, düz kesilir. Kol ve etek yerleri kesilmez.

3 — Lifâfe: Başdan ve ayaklardan aşırı uzunlukda olup, dahâ genişdir. Baş üstünden ve ayak altından ucları büzülüp, bezle bağlanacakdır.

(Berekât)da diyor ki, (Meyyitin başına imâme [sarık] sarmanın mekrûh olduğu, seyyid Şerîf Cürcânînin (Şerh-ı Sirâcî)sinde de yazılıdır. Tabut üzerine sarık sarmak ve süslü şeyler koymak da mekrûhdur. Kefenin üçden fazla olması câiz olur ve olmaz demişlerdir. İmâm-ı Rabbânî bid’at olur buyurmakdadır. Kefenin, yeni, temiz, kıymetli olması sünnetdir. Zenginliğine uygun kefen yapılır. Beyâz pamuklu [patiska] olması sünnetdir. Erkeğe ipek kefen harâmdır. Tabutunu da ipekle örtmek harâmdır. Kadınlara ipek câizdir. Kefenin, meyyitin kendi halâl malından olması, başkasının vermesinden dahâ iyidir. Diri iken halâl kefen hâzırlamak iyidir. Zemzem ile yıkanmış kefen Hanefîde câiz, Şâfi’î mezhebinde harâmdır. Hanefî mezhebinde, kuruyunca zemzemin hepsi gider. Şâfi’îde ise, eseri kalıp, meyyitin kanı, irini ile kirletmeğe sebeb olur. Besmele-i şerîfeyi, âyet-i kerîmeleri, muhterem ismleri kefene yazmak ve kabre koymak câiz değildir.

Sesli Okuma
DEVAMBİTİR
(1/5) Okuma ayarları →

(2/5) Kitap ve sayfa numarası seçimi

(3/5) Bölümler arasında dinamik geçiş

(4/5) Önceki veya sonraki bölüm ve sayfalar
(5/5) Sesli okuma ve yazı takibi
15 saniye geri alabilme.