Başka bir hadîs-i şerîfde, (Her asrda, o zemânın insanlarının en hayrlılarından getirildim) buyuruldu. Kâfire hayrlı demek ise, câiz değildir. Hele Şuarâ sûresindeki ikiyüzondokuzuncu âyetinde meâlen, (Seni secde edicilerden geçirir) buyuruldu. Buradan, bütün babalarının, analarının mü’min oldukları anlaşılmakdadır. İbrâhîm aleyhisselâmın babası denilen Âzerin kâfir olduğu Kur’ân-ı kerîmde bildiriliyor ise de, Abdüllah ibni Abbâs ve İmâm-ı Mücâhid, (Âzer, İbrâhîm aleyhisselâmın amcası idi) dediler. Arabistânda amcaya baba denilir. Hadîs-i şerîfde buyuruldu ki, (Cehennemde en hafîf azâb, Ebû Tâlibin azâbıdır). Ebû Tâlibin azâbı, azâbların en hafîfi olunca, Resûlullahın mubârek ana-babası Cehennemde olsaydı, azâbın en hafîfi, bu ikisinin azâbı olurdu. Bu hadîs-i şerîf de, bu bakımdan, ikisinin de mü’min olduğunu göstermekdedir.
5 – Âlimlerden çoğu, bu mes’elede edebe, saygıya aykırı konuşulmamasını, işin doğrusunu Allahü teâlâ bilir deyip, susulmasını uygun görmüşdür. Şeyh-ul-islâm allâme Ahmed ibni Kemâl Pâşa da, (Ebeveyn)risâlesinin sonunda buyuruyor ki, (Ölüleri kötüleyerek dirileri incitmeyiniz!) hadîs-i şerîfi ve Tevbe sûresinin (Resûlullahı incitenlere Allah la’net eylesin!) meâlindeki altmışikinci âyet-i kerîmesine göre, (Resûlullahın babası Cehennemdedir) diyen kimse mel’ûndur. (Mir’ât-ül-kâinât)ın yazısı temâm oldu].
Peygamberimiz “aleyhisselâm” bir kabr yanında hâzır oldukları vakt, (Dünyâ ve âhıret selâmeti, müslimânlardan ve mü’minlerden bu kabrde bulunanların üzerine olsun. Biz inşâallah size lâhık oluruz [kavuşuruz]. Siz bizden evvel göçdünüz. Biz de, size tâbi’ olup, sonradan varırız. Yâ Rabbî! Bizi ve bunları mağfiret et ve afvınla günâhlarımızdan geç) buyururdu. Peygamber efendimiz “sallallahü aleyhi ve sellem” mubârek zevcelerine de “radıyallahü teâlâ anhünne” kabr ziyâretinde bu kelâmı (düâyı) söylemelerini emr ederdi.
Sâlih-i Müzenî “rahimehullah” buyurdu ki, ba’zı ulemâdan (Kabristânda nemâz kılmak niçin nehy olundu?) diye süâl eyledim. Bunun hakkında hadîs-i şerîf vârid oldu diye haber verdiler. (Siz kabrler arasında nemâz kılmayınız. Zîrâ bu, nihâyeti olmıyan hasretdir). Ya’nî pişmân olursunuz hadîs-i şerîfini okudular. [İsmâ’îl Müzenî, imâm-ı Şâfi’înin talebesi idi. 264 [m. 878] de Mısrda vefât etdi.]
Bunun içindir ki, necâset bulunan yerlerde, meselâ kabristânda ve hamâmda nemâz kılmak mekrûhdur.
Bir zâtdan rivâyet olundu. Dedi ki, birgün kabrler arasında nemâza durdum. Güneşin sıcaklığı pek şiddetli idi.